3 Aralık 2011 Cumartesi

İtinayla Ödev Yapılır!

Emek KARAKILIÇ
eksiyirmidört

Bu haberimizde memle­ketin eğitim sisteminin adaletsizliğinden, o adaletsiz eğitim ve öğretim sürecinin ezberciliğinden ve sınav saçmalıklarında ziyan olan gençliğimizden bahsetmeyeceğiz.

Bu röportaj/ haberimizde meselemiz, genel anlamda travmalar üretmek­ten başka bir şeye yaramayan eğitim sistemimiz içerisinde, ödev yaparak para kazanan öğrenciler ve ödev piyasasının işleyişidir.

Lafı uzatmaya gerek yok, ödev piyasası içerisindeki öğrencilerle, ödev piyasasını konuştuk.

Bugün üniversitelerin ticarileştirilmesi süreci, bilginin ve bilgi üretiminin metalaşması, Bologna süreci, yeni yönetişim politikaları gibi birçok kavramla beraber akademik ve politik tartışmaların konusu.

Paralı eğitim tartışmaları da, dershaneler, vakıf üniversiteleri ve yeni türeyen tez yazma kurumlarıyla süre dursun; kapi­talizmin, eğitim sürecine olan tarihsel nüfuzu, kaçınılmaz olarak çoktan çok daha mikro alanlarda kendi piyasalarını oluşturmuş durumda.

Biz de bu haberde bu piyasalardan birine, biraz da sistem açısından engellenemeyen ve belki de sistemin kendi karakterinden dolayı hiçbir zaman da engellenemeyecek olan, ödev piyasasına bakalım; piyasanın içerisinden öğrencilerle ödev piyasasını konuşalım istedik.

G ve K da bizi kırmadılar, sorularımızı yanıtladılar.

Öğrencilerin haberimizden dolayı zarar görmemeleri için açık isimlerini yayınlamıyoruz.

("G" İstanbul'da bir vakıf üniversites­inde lisans öğrencisi)

Ödev yapmak isteyen öğrenciler sana genellikle nasıl ulaşırlar?
G: İstanbul Bilgi Üniversitesinde insanlar o kadar sosyal ki, bana ulaşım hiçbir zaman problem olmuyor. Hangi öğrenciye sorsan, kesin sosyal medya­da kendisine ait bir hesabı vardır.

Ama genellikle telefon üzerinden benimle irtibata geçiliyor. Ödev yaptırmak istey­en öğrenciler zaten genelde birbirine yakın insanlar ve genelde birbirlerine ödevi yaptıracak birinin olup olmadığını sorarak, benimle kontak kuruyorlar.

Ödevlerin hepsini anladığım kadarıyla sen yapmıyorsun, ödevleri başka arkadaşlarına yaptırılırken süreç nasıl işliyor?
G: Evet, ödevlerin çoğunu ben yap­sam da bazen vakit sıkışıklığından başka arkadaşlara da yaptırdığım ödevler oluyor. Benim arkadaş çevrem geniş olduğu için ve genelde hangi arkadaşımın hangi ödevi yapabileceğini kimin hangi konuda daha yetkin olduğunu biliyorum.

Onun için konulara göre arkadaş belirleyip, ödev hangi konuda gelmişse, ödevi konusunda yet­kin olan arkadaşlara veriyorum. Ve bu şekilde işi daha çabuk ve kolay çözüme ulaştırma imkanım oluyor.

Mesela kaç kişi bu meselede sana yardımcı olur?
G: Ödevler konusunda bana yardımcı olan dört-beş arkadaş var. Her biri farklı bölümlerde okuyor. Ödev­leri yaptırırken de, ödevi yaptıran öğrencinin durumuna göre, arkadaşlara görev veriyorum. Ve genelde, ödevin sahibi öğrencinin durumuna göre bir ödev ortaya çıkmış oluyor.

Bunu biraz daha açar mısın?
G: Yani şöyle, ödevi yapan arkadaşlar ile ödevi yaptıran öğrenci arasında birikim olarak büyük farklar oluyor. İşte bu konuda ben devreye giriyorum. Ödevi yapan arkadaş, ödevi yaptıktan sonra ödevi önce bana gönderiyor. Ben de ödevi kontrol ettikten sonra ödev yaptırtan öğrenciye gönderiyo­rum.

Çünkü daha önce dediğim gibi, ödevi yapanla ödevi yaptırtan öğrenci arasında birikim açısından fark olduğu için, genelde ödevi yapan arkadaş yetkinliğini işin içine katarak çok üst düzey bir kağıt yazabiliyor.

Bu da ödevin sahibi öğrencinin durumu ile pek bir gerçeklik yansıtmıyor ve hoca ile öğrenci arasında bir şüphe doğuruyor, "Acaba bu ödevi kend­isi mi yaptı" diye. İşte bunların yaşanmaması için ödevleri ben kontrol ettikten sonra öğrenciye veriyorum.

Bir akademik yılda ortalama bir rakam vermen gerekirse kaç ödev yaptığın/ yaptığınız oluyor?
G: Dönemsel olarak hiç hesaplamadım ama bir sayı vermem gere­kirse, bir yılda 80-90 ödev yapıyorum. Bu da bayağı bir lit­eratür gerektiriyor.

Çünkü bu her bölüm­den ve birbirinden çok farklı konularda ödev demek oluyor. Ben de bu sayede, okulda ki tüm bölümler ve ders içerikleri konusunda bilgi sahibi oluyorum.

Ödevlerin fiyatları neye göre belirleni­yor? Zorluğuna göre mi, uzunluğuna göre mi?
G: Ödevlerin fiyatları genelde ödevlerin uzunluğuna göre belirleniyor. Ama bazen gelen konunun kapsamı ve ödev yaptırtmak isteyenin ne istediğine bağlı olarak da değişiyor. Çünkü bazen hocalar ayrıntılı bir konu hakkında literatür araştırması yaptırmak istiyor.

Bu da internet ve kütüphanede bayağı bir kaynak araştırması demek oluyor. Bu çok ama çok zaman alıcı bir şey. Ben de dolayısıyla ödevin ne kadar zamanımı alacağına bakıyorum ve buna göre fiyat belirliyorum.

Ama benim yaptığım ödevlerin fiyatları, genelde okulun ders başına biçtiği fiyattan daha ucuz oluyor.

Ödev yaptırmak isteyen öğrenciler sana göre nasıl tipler?
G: Parayla ödev yaptıran öğrenci profili çok değişkendir. Genel olarak mesele öğrencinin planlı olup olmadığına bağlıdır. Ama başka şeyler de bazen çok belirleyici olur.

Mesela bazen hakikaten ödevi yapabilecek potansi­yeli olan, ama zamanını doğru kullan­amayan arkadaşlarım oluyor. Mesela benim bir arkadaşım var. Kendisi Laureate ile yurt dışında okuyor bir senedir.

Bu arkadaş ödev yapmaktan acayip sıkılıyor. Çocuğun zaten hiç ödev yapma pratiği yok. Sürekli masaya oturur bu sefer kesin yapacağım der, oturur kitabın başına, sonra dikkati başka yere gider.

Oradan oraya bakar, oradan oraya koşar. Bilgisayarın yeri ile kitap ve defterin masa üzerinde nerede duracağını büyük bir problem haline getirir. Onlarla oyalanır.

Bir iki saat, bir iki gün derken ödev teslim günü gelir. Daha ödevin başında ismi numarası bile yoktur. İşte o anda aklına ben gelirim, yanıma gelir, "Ya keko yap şu ödevi." der. Geneli eminim böyledir ve ben bu arkadaşları anlayabiliyorum.

Çoğu okuduğu bölümü sevmiyor ya da okudukları bölümlerle hiç ilgileri yok. Ha bir de şu var, ödev yaptırmak isteyenlerden bazılarının sanırım yapacak daha karlı işleri oluyor.

Yani zamanını ödev yapmak yerine başka alanlarda daha verimli ve kazançlı kullanmak istiyorlar. Bu yüzden ödevini başkalarına parayla yaptırıp, kendileri daha kârlı işlerin peşinden koşuyorlar.

Böyle bir sektör olmasa, başka işlerde çalışmak zorunda kalır mısın?
G: Buna buna bir sektör demek ne kadar doğru olur bilmiyorum çünkü ben bu konuyu hiç böyle düşünmedim. Hobi olarak yaptığım bir işe ge­lecek bağlamanın ön açıcı olduğunu düşünmüyorum. Ben bunu sadece bir iletişim aracı olarak kullanıyorum.

Ha, bundan para kazanmasam başka bir işte çalışır mıydım? Evet. Çünkü ben biraz yerinde duramayan bir insanım ve sürekli bir meşgalemin olması gerekiyor. Yoksa kendimle uğraşmak zorunda kalıyorum ve bu da psikolojik olarak beni rahatsız ediyor.

Parayla ödev yaptırma işine nasıl bakıyorsun? Örneğin, çok paran olsa ödevlerini sen de parayla yaptırır miydin?
G: Evet, şimdi en önemli soruya geldik bence. Ödev yaptırmak etik mi, değil mi bu soruya çoğu kez muhatap kaldım. Aslında mantıksal olarak düşündüğümüz zaman bu sorunun cevabı benim için çok basit.

Kime göre neye göre, ama bana soracak olursanız, benim açımdan etik olarak herhangi bir problem yok. Çünkü günümüzde sis­tem kimin etik ya da etik olmadığına bakmıyor. Ha, bir de şunu eklemek istiyorum: Genelde, ödevini yaptığım arkadaşlar benden daha fazla not alıyorlar.

("K", Bir vakıf üniver­sitesinde, yüksek lisans öğrencisi)

Merhaba, sen bir sosyal bilimler öğrencisisin; fakat başka bölümlerden de birçok ödev yapıyorsun. Bu tür farklı bölümlerden gelen ödevleri nasıl hallediyor­sun?
K: Merhabalar. Başka bölüm­lerden yaptığım ödevler, tıpkı kendi bölümümde yaptığım ödevler gibi, esasında hiç de zorlayıcı olmayan ödevler.

Tabii, bunun için ne yaptığınızın tam olarak belli olması gerekiyor. Sosyal bilimlere dahil olan bütün ödevleri yapabilirim. Başka arkadaşlar, sayısal ağırlıklı ödevleri yapıyor. Sayısal ağırlıklı ödevleri onlara paslıyorum.

Ödev yapmanın zorlukları var mı?

K: Ödevleri yapmanın hiç de zor bir tarafı yok. Çoğunlukla yapmanız gereken, ödev yaptığınız konuda belli bir fikir bulup onu ödev süresince de­vam ettirmek.

Hocalar zaten bir ödevde sizden ne istediklerini belirtiyorlar. Yazım kuralları, anlatım bozuklukları ve referans sistemi hakkında "genel" bir bilginiz olması yetiyor.

İnanın hiç de "yaratıcı düşünce"yle karşılaşmıyoruz: Sofizm her zaman iyi para getirmiştir. Günümüzde bu tür harcıalem fikirleri bulabileceğiniz binlerce internet kaynağı var.

Wikipedia'dan Google Scholar'a, tek yapmanız gereken, herhangi bir meselede doğru sonuç alabilmek için doğru "Google'lama" yapmak ve biraz İngilizce bilmek.

En yabancı olduğun, ödevini yapmak en yapmak istemediğin bölüm/bölüm­ler hangileri?
K: Ödevler, "genel kültür" alanına giren konular üzerinedir. Alakasız bir bölüm ve o bölümün son sınıfı da olsa, sizden genel kültür alanını aşan ödev­ler yapmanızı bekleyenler yok. Yüksek lisans tezleri bile, genel kültürün biraz daha fazla sayfaya yazılması demek.

Ödevi yapmak isteyip istemediğimden çok, ne kadar para aldığıma bakıyorum. Mühim olan, ödev için harcadığınız zamanın alacağınız paraya oranla çok daha "verimli" olması.

İşin ekonomik tarafından pek anlamam; ama neyse ki bu işlerden anlayan arkadaşlarım var. Onlar size belli bir fiyat veriyor, siz de sayfa sayısı, okunacak materyal ve ödev yaptıran kişinin sınıfsal kimliğine göre bir para belirliyorsunuz.

En nefret ettiğim ödev konusu ise, "sizce?" ile başlayanlar. Sizce bu nedir? Sizce niye? Sizce daha bilmem ne olamaz mıydı? Bunlardan nefret etmemim sebebi ise, bu soruların çok net, hatta biraz da yavan hazır cevaplarının olması.

Peki, ödev konusunda favori bölüm ya da bölümlerin hangileri?
K: İletişim Fakültesinden gelen ödev­ler, her ne kadar bir sürü "sizce" barındırsa da, en sevdiklerim. Çoğu zaman sizden bir metin okumanızı ve onu yorumlamanızı isterler. Bazen fazla sayfalı olabiliyor.

Eğer o hafta fazla meşgul değilseniz, müşkül ödevler iyidir. Bana öyle geliyor ki, bir nevi kondisyon sahibi olmanız yeterli. Aynı şeyi o kadar sayfa boyunca tekrarlayıp da, aynı şeyden bahsetmediğin izlen­imini yaratmak bazen çok zor olabiliy­or. Ama ödev dediğimiz şey tam da bu.

Bir ödevden şimdiye kadar en çok kaç para aldın?
K: Vallahi hiç hatırlamıyorum.

Ödev yaparken şimdiye kadar karşılaştığın en ilginç durum neydi?
K: Şimdilerde ödev yapmıyorum; ama bu işten para kazandığım günlerde, bir keresinde neredeyse bütün bir sınıfın aynı ödevini yapmamı istemişlerdi. Dediğim gibi ödev yaparken bir kondisy­ona sahip olmanız gerekiyor.

Aynı sınıfın ödevlerini yaparken ise, aynı fikri birçok farklı "perspektiften sunmak. Böyle deniyor, ama bence öyle değil, çünkü... "Çünkü"den sonrası için, edebiyat hayat kurtarır.

Sence öğrencilerin ödevlerini başkalarına yaptırmalarının sebebi nedir?
K: Ödevlerini başkalarına yaptıran öğrenciler, okulu sevmeyenler. Bizden tek farkları ise, harcayacak fazlaca paralarının olması. Hem ödevlerini yapan, dersini veren öğrenciler konumunda kalıyorlar hem de sosyal hayatlarını sürdürebiliyorlar.

Ders tekrar edince vicdan azabı yaşayanlar bile var. Derslere girmiyorlar. Onlara hak verdiğimi söyleyebilirim. Hakikaten hoşumuza giden kaç ders var ki?

Etik olarak parayla ödev yapma konusunda bir rahatsızlık hissediyor musun?
K: Niye rahatsızlık duyayım? Bu büyük bir piyasa ve talep her geçen gün artıyor. Üniversitenin çok mühim bir şey olduğu, yüksek lisans yapmadan herhangi bir işe giremediğiniz bir ülkede, ki ülke, 5. sınıftan itibaren çocuklarını dershaneye gönderen ya da ne bileyim hamileyken bebeğine klasik müzik dinleten ebeveynlerle dolu, ödev yapmak veya ödev yaptırmak niye etik bir kaygıya sebep olsun?

Oyunun kuralları ortada, kimse dublör kullanıp kullanmadığınıza bakmıyor. Ömürlerini şu etiği, bu etiği, şunun bunun etiğiyle ilgili seminerlere katılıp referanslarını kalınlaştırarak tüketen hocalar düşünsün. Maalesef, Wikipedia'yı yasaklamak yetmiyor. İlk etik kitabını aramızdaki en Sokratik atsın! (EK/EKN)

* Bu haber, eksiyirmidört dergisinin 4. sayısından alınmıştır.

ETİKETLER

A. Murat Eren (4) A. Rasim Küçükusta (1) Abbas Güçlü (3) Abdullah Elinç (1) Alper Hançerlioğlu (2) anayasa.gen.tr (1) Anayurt (1) Ayşe Durakbaşa (1) BASIN AÇIKLAMASI (1) Baybars Külebi (2) Bianet (1) Bilim Akademisi (1) BİLİM VE GELECEK (2) BİRGÜN (3) BİRGÜN - Bilim (1) BirGün - kiTaP (5) Burhanettin Kaya (1) Celal Şengör (2) Cumhuriyet (1) Cumhuriyet Bilim Teknoloji (11) Cumhuriyet Pazar (1) Dilek Kurban (1) Dilek Özcengiz (1) Doğan Kuban (1) Ege Üniversitesi (1) Eğitim-Sen (1) Emel Karakılıç (1) Emrah Göker (3) Emre Sevinç (1) Ercan Gündoğan (1) Ersin Yurtsever (1) Esra Açıkgöz (1) Evrensel (2) Fatih Özatay (4) Fatma Müge Göçek (1) Feride Acar (3) Gazete HABERTÜRK (2) GAZETTA (1) Genç Kale'm (1) GIT Türkiye (1) Gökhan Çetinsaya (1) Gündüz Vassaf (2) Haldun Güner (2) Hasan Yazıcı (1) HBT (1) Hürriyet (1) İbrahim Öztürk (1) İletişim (1) İrfan O. Hatipoğlu (2) İsmail Hakkı Aydın (2) İzzettin Önder (1) Kayhan Kantarlı (4) KEMAL GÖZLER (1) Levent Kurnaz (1) Levent Sevgi (2) Medimagazin (5) Mesut PARLAK (1) Mesut Yeğen (7) Metin Balcı (1) Milliyet (3) Murat Bardakçı (2) Murat Kılıç (1) Oğuzhan Gürlü (1) Orhan Bursalı (3) ÖSYM (3) Özgür Müftüoğlu (1) Özkan Eroğlu (1) RADİKAL (9) RADİKAL 2 (2) RedHack (2) Rıdvan Karluk (4) Sakarya Gazetesi (4) sarkac.org (1) soL- Bilim (1) Sözcü (1) StarAçıkGörüş (1) Şahin Akıncı (1) Şükran Gölbaşı (1) T24 (1) Tahir Hatipoğlu (1) Tahsin Yeşildere (1) Taraf (3) Togan Kafesoğlu (2) Ümit İzmen (1) YÖK (3) Zaman (3)

NEDEN ?

NEDEN ?
ENGELLERİ AŞIYORUZ => https://plagiarism-turkish.blogspot.com/

BİLİM AKADEMİSİ RAPORU - Temmuz 2016

Şu sıra TBMM gündeminde olan 2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporunu okumak için lütfen tıklayın